'Verdik gitti' ile bitmiyor, kimi zaman makas da kesmiyor

Evlilik öncesi birçok adet bulunuyor. Düğüne gelinceye dek yapılan o kadar çok tören var ki çoğu zaman hepsi birbirine karışıyor. Önce isteme sonra söz ardından nişan derken, hangisinin ne amaçla yapıldığı bile kimi zaman unutuluyor. Evlilik hazırlığındaki çiftlerimiz için bu törenlerin her birini tek tek açıklayalım. Ne, ne için, ne zaman yapılır anlatalım istedik.
Günümüzde çoğu zaman isteme nişan ve söz bir arada yapılan, hatta kimi zaman evde küçük bir tören ile ‘aradan çıkarılan’ etkinlikler olsa da, hepsinin türk geleneklerinde önemli yerleri var.

Kız İsteme

‘Kız isteme’, günümüzde çiftin evlenmeye karar vermesinin ardından hem ailelerin tanışması hem de damadın ailesinin gelinin ailesinden bir nevi izin alması için yapılan bir gelenek. Eski zamanlarda ailelerin seçimi yani görücü usulü ile yapılan evliliklerde ailenin karar vermesinin ardından gelinlin ailesinin de onayının alınması için yapılan bir adet olan isteme, kimi yörelerde uğur getirmesi için perşembe ya da cuma akşamları yapılır. Damat ve gelinin çekirdek ailesi, birinci dereceden akrabaları, kimi zaman da yakın arkadaşları bu törene katılır. Damadın ailesinin de yine çok kalabalık olmayacak şekilde yakınları gelir. Ancak genelde evde yapılan bu törende, gelinin evinin genişliği de göz önünde bulundurulmalıdır. Çiçek ve çikolata alarak, gelin ailesinin karşısına çıkmak önemlidir. Çiçek de çikolata da ne kadar gösterişli olursa o kadar iyi olur bizden söylemesi…

Çiçekler, çikolatalar ve damadın gelişinin ardından öncelikle hal hatır sorulur, hoşbeş edilir. Bu sırada gelin ve kendisine yardım eden yakınları, hazırlanan ikramlıkları hem aile üyelerine hem de misafirlere ikram eder. Daha sonra gelin, Türk kahvesi yapar. Kahveleri gelinin hazırlaması adetten olsa da çoğu zaman kalabalığa yetişmek için gelinin yakınları yardımcı olur. Yine gelenek gereği; kahveler aile büyüklerinden başlayarak dağıtılır. 

Bu sırada, hepimizin bildiği bir gelenek olan damadın kahvesine farklı baharatlar atmak da tam bu sırada gerçekleşiyor. Ancak bu adetin aslı; tuz koymak.
Tuzlu kahve adeti aslında çok eskilere dayanıyor…


Görücü usulü ile evliliklerin olduğu eski günlerde, gelin ve damat adayı ilk kez isteme töreninde bir araya gelirdi. Damadı gördükten sonra kahveyi yapan gelin, beğendiğini belli etmek için ‘şekerli’, aksi şekilde beğenmediyse de ‘tuzlu’ yapardı. Yani aslında tuzlu kahve damada, “Ben seni istemiyorum” demek.
Tabii geçen zamanla tuzlu kahvenin anlamı, “benim gönlüm var da senin var mı?” anlamına dönüştü. Günümüzde çoğu zaman tuzlu kahve, damadın sevgisini göstermesi için küçük bir test olarak kullanılıyor. Damat eğer kahveyi içemez ve tükürürse gelinin isteklerini karşılamayacak, içer de tepki vermezse sevgilisi için her şeyi yapacağı anlamında geliyor.
Yani bizim buradan damat adaylarına önerimiz, kahveyi için… belki gelinimiz insaflı çıkar da türlü baharatlar ile size sürpriz yapmaz.

Sohbetler edildi, kahveler içildi, sebebi ziyarete sıra geldi. Damadın ailesinden yaşça büyük olan ailenin söz sahibi, o meşhur cümleyi söyler, “Allah’ın emri, Peygamberin kavli ile kızımızı oğlumuza istiyoruz.” Tabii hafif hüzünlü, hafif mutlu 1-2 dakikalık sözde karar aşamasının ardından gelinin babasının “Verdik, gitti” cevabını verir.

Söz

Daha sonra da sıra gelir, asıl ailelerin ‘Artık adı konulsun’ baskısını savuşturmak için yapılan merasime. ‘Biz evlenmeye karar verdik’ demek ve aileler arasında da bunu açıklamak için yapılan bu merasim, genelde hemen isteme töreninin ardından gerçekleştirilir. Söz, ailelerin tanışması ve çiftin evleneceğini ailelerine duyurması gibi görülebilir.
Söz ve nişan çoğu zaman birlikte yapıldığı için birbirlerinden çok da ayrılmayan 2 etkinliktir.

Sözün hemen ardından gelin bohçası verilir. İç çamaşırı, pijama, terlik, elbise, ayakkabı, tarak gibi ürünlerin bulunduğu bohçanın teslim edilmesinin ardından nişan gelir. 

Nişan

Nişan için ‘düğün provası’ denir. Kimi zaman dışarıda kimi zaman evde yapılan nişan, çoğu zaman isteme ve söz ile birleştirilir. Düğün provası olarak görülmesi nedeniyle nişanda süslemeler de en az gelin ve damadın görünüşü kadar önemlidir. Çiftin bir nevi yakınlarına evleneceklerini duyurmak için yaptıkları bu organizasyon kalabalık da olabilir sadece aile yakınları da bulunabilir.
Nişan gelin ve ailesi tarafından yapılır ve masrafları onlar tarafından karşılanır. Hatta damadın giyeceği kıyafet de gelin ve ailesi tarafından alınır. Tabii bu harcama şekli gelenekte bulunduğu hali, günümüzde çiftler çoğu zaman her etkinliği ortak karşılıyor.
Nişanda çift, evliliğe hazırlandığını duyurmak için alyans takar. Yüzüklerin özenle yerleştirildiği tepsiyi, gelinin ailesinden yaşı küçük kız çocuğu taşır. Damadın ailesinden yaşı büyük olan biri (genelde kız istemede de söz alan kişi), iki kurdelenin bağlı olduğu yüzükleri alıp, çiftin ellerine takar. Bu sırada, özellikle damadın belki de en sevmediği adetlerden biri yaşanır. Tepsiyi tutan genç kız, meşhur ‘Makas kesmiyo’ cümlesini kurar. Erkek tarafının ailesi bahşiş koyduktan sonra, makas alınır ve yüzüklere bağlı olan kurdele kesilir. Bu arada belirtmeden geçmeyelim; bırakılan para yeterli gelmezse tepsi tutan genç kız, ‘çok da iyi kesmiyor’ gibi cümleler kurabilir.

Yüzükler kesildi, eller öpüldü, bu sırada gelin ve damadın ailesi birbirlerine küçük değerli takılar takar. Genelde geline bir takı seti, erkeğe de altın takılır. Çok büyük olmayan küçük ve değerli takım, yeterlidir.
Binbir zahmetle hazırlanan nişan masasını biliyorsunuz değil mi? Heh, sıra geldi işte bu masaya. İsteme yapıldı, yüzükler takıldı, takılar da alındı. Şık süslemelerle hazırlanan masanın başına geçme zamanı geldi! Çiçekler, mumlar ve birbirinden farklı birçok materyal ile dekore edilen masada gelin ve damat, yaptıkları duyuruyu kutlamak için bir pasta keser. Bu pastanın da dağıtılmasının ardından, nişan töreni de sona erer.